En son beş ay önce yazmışım. Aslında sık sık yazmak istiyorum, yazmam da gerekiyor ama okulum o kadar yoğun ki, eve gelince bayılıyorum. Bayılamadığım zamanlarda da muhakkak ödev yapıyorumdur. :( Ödev vermelerine karşı değilim, elbette ki bazen okulda yetişmeyen şeyler olabiliyor ama fazla fazla vermeleri de can sıkıcı olabiliyor. Neyse, iyi kötü bitirdik bir dönemi daha...
Bir önceki yazımda bahsettiğim kış trendleri geçtiğimiz dönemin konusuydu. Anlaşılacağı üzere ceket-manto konusunu işledik ve herkes kendi tasarladığı kabanı dikti. İkinci dönemde de defilesin yapacağız. O sebeple tam fotoğrafını çekme fırsatım olmadı. Fakat elimdekileri şööyle ekleyeyim...
Bu arkadaş, dikilen spor dikişin hatalı dikilmesinin sökülmesi sırasında çekildi. Aslında yapmak istediğim, astar-düğme-spor dikişi üçlüsünü camel yapıp, buz mavisi kabanı patlatmaktı. Amacıma ulaştım. Öyle bi patladı ki, elimde kaldı. Haha. Şaka şaka, şık oldu.Yani bence, bilemiyorum...
Arkadaşların tasarımları da harika oldu. O kadar güzel işler çıktı ki, yani en kötü dikişi yapıyor olsak bile biz yaptık yaa. Bilmiyorum. Dikebilmek büyük bir şey bence. Ne bileyim... Ben mesela bu erkek yakası konusunu işledikten sonra erkeklere, şu ceketlere biraz daha özenli davranın diye çıkışan insan oldum. Galiba mesleki deformasyon bu. Mesleki deformasyon... Hep kullanmak istemişimdir bu kelimeyi. Aşırı iyi yaa... Bi de şey olmuştu mesela, Gaziantep'te 2. sınıftayım, Temel Sanat Eğitimi dersinde 20x20 bir kumaş kesip, o kumaşı bristole aktarıp üzerindeki renkleri karışımlarla bulup birebir çalışmasını yapıyorduk. O sene şubat tatilinde geldiğimde baktığım her rengin nasıl oluştuğunu kafamda analiz ettiğimi fark etmiştim. Ne güzel ya. Üniversite bana gerçekten bir şey katıyor diyebiliyorum. Bunu diyebilmek insanı gururlandırıyor. Neden bilmiyorum ama ben boş işlerle uğraşmayı sevmiyorum. Tamam küçükken eminim boş işlerle uğraşmışımdır. Herkes uğraşmıştır ama artık çocuk değiliz. Bir şey yapıyorsak onun arkasında durup, sonuçlarını göğüsleyebilmeli, gerekiyorsa sonuçlarına katlanabilmeliyiz... Çünkü biz asıl o zaman büyüyüp, olgunlaşmış oluyoruz...
Bir de şu fotoğrafı paylaşmak istiyorum sizinle. Kabanım tamamen bittiğinde, kalan kumaşından ispanyol paça bir pantolon dikip, defilede takım giymek istedim. Defile ertelenince okulda giyip hemen fotoğrafladım. Boydan çekinmedim çünkü o gün şalım uygun değildi. :p Şimdilik bununla idare edelim, defilede daha sürprizli ve güzel fotoğraflarla karşınızda olacağım!
Yorucu bir dönemin ardından, daha da yorucu olacak bir döneme giriyoruz. Daha ne kadar yorabilirler ki, diye sordukça daha fazla yoruyorlar. Vallahi insan hayret ediyor!
İkinci dönemde erkek giyim çalışıp, kalıp derslerini tamamlamış olacağız. Kalıp derslerini etek-pantolon, bluz-gömlek, çocuk giyim, ceket-manto, erkek giyim diye gruplandırmışlar Selçuk Üniversitesi'nde. Gaziantep'te böyle değildi. Tek derste etek, pantolon, gömleği gördük. Sonra yatay geçiş yaptım. Gerisini gördüler mi, bilmiyorum. Kalıp derslerinin parça parça verilmesi sebebiyle bir senem uzadı. Şikayetçi miyim, bazen ama çoğunlukla memnunum. O kadar memnunum ki, şikayet ettiğim anlar, memnuniyetimin altında eziliyorlar...
Velhasılıkelam, hazır tatile girmişken arka arkaya birkaç yazı yapıştırayım da yeniden uzun bir ara verirsem, tekrar dönmeye yüzüm olsun. :))
Bu arada bugün bir tunik diktim... Geçtiğimiz günlerde çiçekli kumaştan dikilen iki modeli instagramımda oylatmıştım, en çok oy alanın kalıbını kendime göre uyguladım. Kendimce seçtiğim kumaşlardan o modele yeni bir görünüm verdim... Bir kalıp uygulamak için ilk olarak model analizi yapmanız lazım. Model analizini iyi yapabildiğiniz her şey, kalıp bilgilerinizle yeniden canlanacaktır. Unutmayın. :) O kalıbı da atacağım ama öncesinde temel beden kalıbı çıkarmayı yazacağım, adım adım. Madem bu işi yapıyoruz, her yerde yapalım...